ilk defa bu sene, kardeşimin toplantısına gittiğimde fark ettim. birinci sınıftan beri arkadaşı olan ve boyu dizimi anca geçen kız, benim boyuma yaklaşmış. konuşması bile değişmiş. bir göz gezdirdim etrafa. kardeşimin ne kadar büyüdüğünü anlamamışım bile.
zamanın geri gelmediği de acı bir gerçek. bir daha asla bu dakikayı yaşayamayacağız. zaman çok çabuk geçiyor. hayatınızı dolu dolu yaşamaya bakın dostlar. hayallerinizi gerçekleştirmeye bakın. ölürken gözünüz açık gitmesin.
8
+
-entiri.verilen_downvote
terhisine birkaç hafta kalan biz beş on askerin yolu bir hastanede kesişti. herkes doktoruna görünüp işini hallettikten sonra hastane kantininde toplanıp laflamaya başladık. kimbilir hangi hastalığından ötürü sabahın o saatinde orada bulunan epey yaşlıca bir amcaya çay ısmarladım. konu havadan sudan şeyler iken bizim çocukların ihtiyara dert yanacağı tuttu:
-dayı yav, bir hafta kaldı. biter mi bu askerlik?
-benim 5 günüm var dayı. vakit hiç geçmiyor yea.
-amca bunlar benden önce gidecek. şafak atarsa on dört delireceğim.
-sen söyle be amca, on iki ay uzun bir zaman değil mi? şöyle altı ay filan olsa, haksız mıyım.
adamın sızlanmalarla, sorulan sorularla hiç alakası yok gibiydi. dalıp gitmişti koca çınar. derken konuştu:
+vay be, dedi.
ben askerliği bitireli 54 sene olmuş.
bi o kadar genç olan annemin yaşlandığını fark ettim.
0
+
-entiri.verilen_downvote
kardeşinizin (eğer varsa) bir sözüyle çok kolay anlayabilirsiniz bunu. önceden "ablaaaa ben dondurma istiyoruuummm" diye ağlayıp cıngar çıkaran kız gelip "takma bu kadar be abla bunlar da geçecek" diye omzunuzu sıvazladığında bir anda durup "ulan sen ne ara bu kadar büyüdün lan?!" oluyorsunuz. gerisi yine hüzün salya sümük zaten.
1
+
-entiri.verilen_downvote
az evvel saat 22 idi. 1 saatte 4 olmuş.
1
+
-entiri.verilen_downvote
deminden şimdiye gelmek
0
+
-entiri.verilen_downvote
en son roberto carlos'u karşılamaya havaalanına gidecektim. sonra ne oldu anlamadım, kendimi burada buldum.
0
+
-entiri.verilen_downvote
geçmiyor amk, bitsin artık amk diyoruz ama geçiyor da bitiyor da. fark edemiyorsun ilk. sonra kafanı kaldırıp bakıyorsun ki her şey geçmiş, bitmiş.
yirmi beşten sonra bi' tutamadım hissiyatı gelmiyor değil. artık otuza sayılı günler kala içimde kalmasın düşüncesi ile çokça gezip, merak ettiğim şeyleri de yapar oldum. ilginç bir hissiyat, arada geliyor ve nitekim bende uzun bir süre geçmeyen bir dert yaratıyor.
1
+
-entiri.verilen_downvote
Vaaay beee lise bitti, üniversite de bitti ve artık öğrenci değilim. Bir çok beklenti üstüme çöktü e haaliiyle. Kpss kitaplarımı sipariş ettim ve dün de annemin gerek kendi el emeğiyle gerek tanıdıklarımızın el emeğiyle hazırlanan çeyizlerimi havalandırdım bugün.
Dün babam sordu "kızım ne yapıyorsun?" Diye. "Çeyizlerimi havalandırıyorum" diyemedim. Minik prensesinin büyüdüğünü ve evlendiği çağa geldiğini görmek onu bir tık yıpratıyor biliyorum. Bunu bilmek de beni yıpratıyor. Evet en sonunda evleneceğim ben de yuva kuracağım aile kuracağım ama ailemden özellikle babamdan ayrılma düşüncesi gözlerimi doldurmaya yetiyor. 10 yıldır evdeki tek çocuk benim, benden büyükler evlendiler.
Onların evdeki tek sesi ben oldum. Onlar teknolojiye adapte olurken onlara yolu gösteren ben oldum. Randevularını da ben alıyordum, kredi başvurularını da ben yapıyordum. Onlar da bu zaman dilimlerine bu kadar hızlı gelebileceklerini düşünmezlerdi sanırım.
Canım ailem bazı konularda her ne kadar didişsek de ben sizi çok seviyorum sevgiler
0
+
-entiri.verilen_downvote
eşya biriktirme huyunuz varsa bunu daha net hissedersiniz. lisede arkadaşlarımla ilgili elime herhangi bir şey geçse saklardım hemen. hâlâ çoğu bende. bunu bu dolaba koyalı bu kadar süre oldu mu ya diye düşünüyorum.
okulun dergisine yazıklar yazardık. bir keresinde bir türlü toparlayamamıştım. sıra arkadaşım sabret konar başucuna kelimeler demişti. cümle güzel geldi diye kağıda yazmıştık. kâğıt hâlâ dosyamda duruyor yedi senedir. yedi sene olmuş. yedi sene yaşlanmışım